Doğa Mucizesi Kapadokya
Kapadokya, pek çok anlamı içinde barındıran bir doğa
mucizesi. Peri bacalarıyla, yer altı şehirleriyle, sabahları ziyaretçilerini
gökyüzündeki yüzlerce rengarenk balonlarla karşılayan, kimine göre “Güzel atlar
ülkesi”, kimine göre “Periler ülkesi”.
Kapadokya’nın tarihsel serüveni 60 milyon yıl önce Erciyes,
Hasan Dağı ve Güllü dağın lav püskürtmesiyle başlamış, volkanik patlamalar
yaşandıkça her yanı kaplayan lav, kül ve tüf tabakası milyonlarca yıl içinde
yağmurun,akarsuların ve rüzgarın aşındırmasıyla değişikliklere uğrayarak eşi
bulunmaz bir doğa harikası oluşmuş. Bölgeye yayılan yumuşak tüf tabakası
lavlarla oluşan çok sert katmanlarla birleşmiş, zaman içinde yumuşak tabaka
aşınmış, daha sert ve dayanıklı olan lav tabakası daha az aşındığından yumuşak
tabakanın üzerinde adeta bir şapka gibi kalarak ilginç Peri Bacalarını
oluşturmuş.
250 Km2 lik bir geniş bir alana yayılan Kapadokya; başta
Nevşehir olmak üzere Kayseri, Niğde, Aksaray ve Kırşehir illerine yayılmış bir
bölged. Avanos, Ürgüp, Göreme, Uçhisar, Ortahisar, Derinkuyu, Kaymaklı ve
Ihlara en çok ziyaret edilen bölgeler.
Doğa ve tarihle bütünleşen Kapadokya’da insan yerleşimi
Paleolitik döneme kadar uzanıyor, yazılı tarihi ise Hititlerle başlar. Asur,
Frigya ve Pers egemenliğinde de kalan Kapadokya, 4. yüzyılda Hristiyan
etkisinde kalarak kilise ve manastırlar devrini yaşamış. 11. Ve 12. yüzyıllarda
Selçuklu, bunu takip ederek Osmanlı dönemine geçen Kapadokya, günümüzde turizm
açısından büyük önem taşıyor ve ülkemizin turizm merkezi konumunda.
Kapadokya'daki; Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri,
Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı
Arkeolojik Alanı 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder