KAPADOKYA’ DA GELİNCİK (ÇANAK ÇATLATAN) ZAMANI
Mayıs ayı ile birlikte Peri Bacalarının ayakları altına
adeta kırmızı halılar serilir. Boz, gri toprak kırmızı gelinliğini tekrar giyer;
şimdi Kapadokya’ da Gelincik Zamanıdır..
Arapça Şakayıku’ n Numaniye
adıyla bilinen gelincik, kırmızı
renginden dolayı gelinliği, evliliğe
hazır olmayı temsil eder. Çünkü eski Türk gelinlikleri şimdi olduğu gibi beyaz
değil kırmızı renkteydi, tıpkı gelincikler gibi, ellere yakılan kına gibi ,
tıpkı Divan edebiyatında insan yüzünün ay, yanakların gelincik çiçeği ile
sembolleşmesi gibi, zaten “Gelincik”
ismi “Gelinlik” kelimesinden gelmektedir.
Japonlara göre; “Gelincik çiçeğinin ömrü insan ömrüne
benzer,dünü vardır ama yarını belli değildir.” Çünkü koparıldığı anda hayatı son bulur. Çok
zarif ve naif olan bu bir yıllık çiçek, kendi kendine çoğalabilen, üremek ve yetişmek için
çok zorlayıcı istekleri olmayan Anadolu deyimiyle gözü gönü tok bir çiçektir.
Gelincikler, 1. Dünya Savaşı’ nın en önemli sembollerindendir,
Kapadokya Bölgesinde de çok yetişen ve sevilen gelincikte
Peri bacalarını seviyor olmalı ki; baharın gelmesi ve güneşin Kapadokya
toprağını ısıtmasıyla birlikte Peri Bacası dostlarına kavuşuyor . Tomurcuk
halinden kırmızı ve parçalı taç yaprak haline geçişine gönderme olarak mı yoksa
bahar yağmuruyla önce ıslanıp sonra kuruyan toprağı çatlatarak Peri Bacalarına
kavuşmasından mı “Çanak Çatlatan” denmektedir bilmiyoruz.. Yunan mitolojisinde de gelincik çiçeğinin
önemi büyüktür. Antik Roma ve Osmanlı edebiyatında “kara sevda”ya düşmüş kişileri ifade eder,
hatta Romalılar kara sevdaya düşenlere gelincik çiçeğinden yaptıkları içeceği
vererek bu kişilerin aşk acılarının
hafifleyeceğine inanırlardı. Mitolojideki uyku tanrısı Hypnos, gelincik
çiçeklerinden yaptığı tacı uyutmak istediği kişilerin başına koyardı.
Yol kenarlarında, tarlalar ve kırlarda yetişen bu çiçekler
ressamlara ve şairlere de esin kaynağı olmuşlar, çok derin duyguları sembolize
etmişlerdir. Ülkemizin en önemli “Gelincik Ressamı” Hikmet Çetinkaya sayısız gelincik resmi yapmış ve yapmaya
devam etmektedir. Ünlü şair Kazumasa,
şiirinde gelinciğe şöyle seslenmiştir;
Senin resmini yaparken
Parlak kırmızıyla laciverti
Birbirine karıştırıyorum.
Söyle bana ey gelincik
Toprakta ne al, ne lacivert,
Ne kırmızı, ne de sarı varken
Sen nasıl boyuyorsun böyle
Çiçeğinin yapraklarını?..