Gelincik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gelincik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Eylül 2020 Pazar

KAPADOKYA’ DA GELİNCİK (ÇANAK ÇATLATAN) ZAMANI

 

KAPADOKYA’ DA GELİNCİK (ÇANAK ÇATLATAN) ZAMANI

Mayıs ayı ile birlikte Peri Bacalarının ayakları altına adeta kırmızı halılar serilir. Boz, gri toprak kırmızı gelinliğini tekrar giyer; şimdi Kapadokya’ da Gelincik Zamanıdır..

Arapça Şakayıku’ n Numaniye  adıyla bilinen  gelincik, kırmızı renginden dolayı  gelinliği, evliliğe hazır olmayı temsil eder. Çünkü eski Türk gelinlikleri şimdi olduğu gibi beyaz değil kırmızı renkteydi, tıpkı gelincikler gibi, ellere yakılan kına gibi , tıpkı Divan edebiyatında insan yüzünün ay, yanakların gelincik çiçeği ile sembolleşmesi  gibi, zaten “Gelincik” ismi “Gelinlik” kelimesinden gelmektedir.

Japonlara göre; “Gelincik çiçeğinin ömrü insan ömrüne benzer,dünü vardır ama yarını belli değildir.”  Çünkü koparıldığı anda hayatı son bulur. Çok zarif ve naif olan bu bir yıllık çiçek, kendi  kendine çoğalabilen, üremek ve yetişmek için çok zorlayıcı istekleri olmayan Anadolu deyimiyle gözü gönü tok bir çiçektir. Gelincikler, 1. Dünya Savaşı’ nın en önemli sembollerindendir,

Kapadokya Bölgesinde de çok yetişen ve sevilen gelincikte Peri bacalarını seviyor olmalı ki; baharın gelmesi ve güneşin Kapadokya toprağını ısıtmasıyla birlikte Peri Bacası dostlarına kavuşuyor . Tomurcuk halinden kırmızı ve parçalı taç yaprak haline geçişine gönderme olarak mı yoksa bahar yağmuruyla önce ıslanıp sonra kuruyan toprağı çatlatarak Peri Bacalarına kavuşmasından mı “Çanak Çatlatan” denmektedir bilmiyoruz..  Yunan mitolojisinde de gelincik çiçeğinin önemi büyüktür. Antik Roma ve Osmanlı edebiyatında  “kara sevda”ya düşmüş kişileri ifade eder, hatta Romalılar kara sevdaya düşenlere gelincik çiçeğinden yaptıkları içeceği vererek  bu kişilerin aşk acılarının hafifleyeceğine inanırlardı. Mitolojideki uyku tanrısı Hypnos, gelincik çiçeklerinden yaptığı tacı uyutmak istediği kişilerin başına koyardı.

Yol kenarlarında, tarlalar ve kırlarda yetişen bu çiçekler ressamlara ve şairlere de esin kaynağı olmuşlar, çok derin duyguları sembolize etmişlerdir. Ülkemizin en önemli “Gelincik Ressamı” Hikmet Çetinkaya  sayısız gelincik resmi yapmış ve yapmaya devam etmektedir.  Ünlü şair Kazumasa, şiirinde gelinciğe şöyle seslenmiştir;

Senin resmini yaparken

Parlak kırmızıyla laciverti

Birbirine karıştırıyorum.

Söyle bana ey gelincik

Toprakta ne al, ne lacivert,

Ne kırmızı, ne de sarı varken

Sen nasıl boyuyorsun böyle

Çiçeğinin yapraklarını?..

 















ANA SAYFA

  Fotoğraf, Geçmekte olan gerçek anın yakalanmasıdır. Jacques - Henri Lartigue ​ YASAL UYARI  : “Mustafa Taşkın” imzalı tüm fotoğraflar 5846...

EN SON EKLENENLER :